Aşağıda bir kısmını gördüğünüz bu dokümana sadece Profesyonel +
pakete abone olan üyelerimiz erişebilir.
Sayfa 627Silahlarin Eşitliği İlkesi Çerçevesinde Yoksulun Yargılamada Temsili
Doç. Dr. Pınar MEMİŞ KARTAL…
Özet
Hukukun temel prensibi olan eşitlik ilkesi gereği herkes, ırk, dil, din, cinsiyet, yaş, cinsel yönelim, ekonomik durum farkı gözetilmeksizin aynı haklara sahiptir. Yoksulun yargılamada temsili de tam bu temel ilkenin konusunu oluşturmaktadır. Gerçekten de mali yönden güçsüz olan yoksul kişinin sırf bu nedenle adil yargılanma hakkından yoksun kalması insan haklarının üstünlüğüne inanan demokratik, sosyal, hukuk devletleri için kabul edilemez. Türk hukukunda, karşılaştırmalı hukukta olduğu gibi eşitlik ilkesinin yargılamadaki görünümlerinden biri de silahların eşitliği ilkesidir. Yargılamada iddia ve savunma makamlarının elinde eşit güç bulunmalıdır ki maddi gerçeğe adil bir şekilde ulaşılabilsin. Konumuzun ceza yargılaması olması sebebiyle, medeni yargı ve idari yargı bakımından silahların eşitliği ilkesi çerçevesinde yoksulun temsili konusu incelenmeyecektir. Biz bu çalışmamızda adil yargılanma hakkının temelini teşkil eden eşitlik ilkesi ışığında yoksulun ceza yargılaması yürüyüşünde temsilini ele alacağız. Ceza yargılamasını oluşturan soruşturma, iddianamenin kabulü ve koğuşturma safhalarında yoksulun temsilini iki açıdan düşünmek gereklidir: Mağdur yoksulun yargılamada temsili ve şüpheli ile sanık yoksulun yargılamada temsili. …
Ceza yargılaması yürüyüşünde mağdur yoksulun temsilinde bir sorun olmadığı düşünülse de konunun mağdur hakları kapsamında ele alınması gerekir. Bu nedenle mağdur yoksulun temsilinin tek başına savcıda olduğunu söylemek, hem mağdur hem de şüpheli yönünden inceleme ve araştırma yapan savcının görevi ve yükümlülükleri dikkate alındığında, doğru bir tespit olmayacaktır. …
Yoksul şüpheli ve sanığın ceza yargılamasında temsili ise daha fazla araştırılmış bir konudur. Gerçekten de şüpheli ve sanık haklarının adil bir yargılamada…
Tüm bu kısa açıklama ile amacımız tebliğimizde, AIHM ve Türk mahkeme içtihatlarını da dikkate alarak Türk ceza muhakemesi hukukunda silahların eşitliği ilkesi çerçevesinde yoksulun ceza yargılamasında temsilini ele alacağız.…
I. Giriş
Silahların eşitliği ilkesi adil bir yargılamanın temel taşıdır. Bu ilke, yargılama…
(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 7/5/2010-5982/1 md.) Bu…
(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/1 md.) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.…
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.…
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (…) kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”.Sayfa 629Eşitlik ilkesini düzenleyen Anayasa hükmü geniş anlamda herkesin kanun önünde eşit olacağını ifade eder. Bunun anlamı hiç kimseye imtiyaz tanınmayacağı, Devlet’in tüm imkanlarından herkesin eşit bir şekilde yararlanacağı ve hakimlerin de tarafsızlığını koruma yükümlülüğüdür. Kanaatimizce her ne kadar hakimlerin tarafsızlığının Anayasa’da düzenlenmediği kabul edilse de bu hükümle yargılama süjesi belirtilmediğinden sadece hakimlerin değil aynı zamanda savcıların da tarafsızlığının zımnen düzenlendiğini ifade edebilmemiz gerekir. Gerçekten de yargılama makamı ve süje olarak taraf olmakla birlikte özünde bitaraf kalması gereken savcılığın da kanunun kendisine çizdiği görev tanımı içerisinde eşitlik ilkesini dikkate almanın ötesinde içine sindirmiş olması gereklidir. Gerçekten de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 160/2. maddesi savcının görev tanımına önemli bir unsur eklemiştir. Buna göre; “Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”. Savcı şüphelinin lehine ve aeyhine delilleri toplayacak ve her ne olursa olsun diyerek iddianame hazırlamayacaktır. Bu eşitlik ilkesinin önemli bir tezahürüdür. Eşitlik ilkesi herkesin adalet önünde eşit olduğu kadar bu adli mekanizmaya eşit şekilde erişim imkanına da sahip olması gerektiğini ifade eder. Herkesin sosyal hukuk devleti anlayışı içerisinde eşit olduğu gerçeğinden hareketle 10. maddenin 1. fıkrasında herkesten maksadın ifade edildiği durumların tahdidi değil, örnek olduğunu unutmamak gerekir. Bu çerçevede her kim olursa olsun derken çalışmamızın konusunu teşkil eden yoksulun yargılamada temsili de tam bu sorunu karşılar niteliktedir. Yoksul kişi de sosyal hukuk devleti anlayışı içerisinde adalete zengin bir kişinin erişim hakkı kadar hakka sahiptir. Yoksulun imkanları olmasa bile Devlet bu kişiye iddiasını oluşturacak imkanları ya da kendisini savunacak hukuki desteği sağlamakla yükümlüdür. Hukuk devletinin özünü oluşturan eşitlik ilkesi bir başka anayasal ilke olan adil yargılanma hakkının (Anayasa m.36, AIHS.m.6) da mihenk taşıdır. Silahların eşitliği, herkesin kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili hakkaniyete uygun yargılanmayı talep ve iddialara karşı kendisini savunacak imkana sahip olması olarak da ifade edilmektedir. Sayfa 630 Adil bir yargılama için silahların eşit olması, bir başka ifadeyle şüpheli ya da sanığın iddia makamı ile eşit imkanlara sahip olması gereklidir. Ancak unutulmamalıdır ki bu hayatın olağan akışına uygun değildir. Başta şüpheli konumunda olan kişinin kolluk gücünü kullanan savcı ile eşit olduğunu söyleyebilmek mümkün olmayacaktır. Müdafii soruşturma sırasında, soruşturmanın sıhhatini bozacağından bahisle dosyaya erişim imkanından yoksun bırakılabilecektir. Aynı şekilde şüpheli ya da sanık, hakkındaki dinleme kararından haberdar olmayacaktır. Bu durumlar silahların eşitliği ilkesinin maddi gerçek lehine sapma gösterdiği hallerdir. Ceza yargılaması diğer yargılamalardan farklıdır. Ceza hukukunun ultima ratio olması, ceza yargılaması tedbirlerini ve uygulamalarını da diğerlerinden farklı kılmakta; bazı durumlarda insan haklarının çekirdek özüne dokunulmaksızın bir takım tedbirleri kabul etmektedir. Dolayısıyla maddi gerçeğe ulaşılabilmesi için silahların eşitliği ilkesinin her zaman dengede olduğunu söyleyebilmek mümkün olmayacaktır. Ancak yoksul kişinin kendisini savunma olanaklarının temini ya da yoksul mağdurun maddi gereçeğin ortaya çıkartılması hususundaki mücadelesi konusunda esnekliğin mümkün olmaması gerektiği ifade edilmelidir. Burada artık adli yardım söz konusudur. Adli yardım, mağdur gerekse şüpheli ve sanık bakımından kanunlarla düzenlenmiştir. Bu çalışmanın özünü oluşturan adli yardım kavramını önce yoksul mağdur açısından, sonra yoksul şüpheli ve sanık açısından yoksulun yargılamada temsili olarak değerlendireceğiz.Sayfa 631
II. Yoksulun Yargılamada Temsilinin Hukuki Dayanakları
Sonuç
Yoksulluğun Türk Ceza Kanunu’ndaki İzleri