Esas No. : 1963/136
Karar No. : 1963/285
Karar tarihi : 2/12/1963
Davacı : Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grupu
Dâvanın konusu: 3780 sayılı Millî Korunma Kanununun 6731 sayılı kanunla değişik 66 ncı maddesinin, tutuklamayı zorunlu kıldığından ötürü, Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İnceleme: Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15 inci maddesi uyarınca 8/3/1963 gününde yapılan ilk incelemede; Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grupunun 14/2/1963 gününde ve 57 nci birleşiminde verdiği kararda, dâva konusu kanun hükmünün iptali için dâva açılacağı belirtilmemiş olduğundan işbu kararda sözü geçen önerge ve eklerinin onanlı örneklerinin onbeş gün içinde gönderilmesi lüzumuna ilişkin kararın tebliği üzerine istenen belgelerin süresinde mahkemeye verildiği anlaşılmakla işin esasının incelenmesine karar verilerek düzenlenen rapor, dâva dilekçesi ve ekleri, dâva ile ilgili kanun maddeleri okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Gerekçe: İşin esasının görüşülmesi sırasında; Üyelerden İsmail Hakkı Ülkmen ve İbrahim Senli Bakanlar Kurulunun 16 Eylül 1960 günlü ve 5/322 sayılı kararnamesi, Millî Korunma Kanunu ile eklerini ve bu kanunu değiştiren hükümleri yine kanunun verdiği yetki ile uygulamadan kaldırmış olduğundan sözü geçen 3780 sayılı kanun ile bu kanunun bazı maddelerini değiştiren 6731 sayılı kanunun ve bu arada dâva konusu bulunan 66 ncı maddenin de yürürlükte sayılamıyacağı ve dolayısıyle Anayasa’nın geçici 9 uncu maddesi hükmüne göre bu kanunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasiyle iptal dâvası açılamıyacağı düşüncesini öne sürmüşlerdir.
Gerçekten Millî Korunma Kanunu, olağan üstü hallerde yürütme organına lüzumunda uygulamak ve lüzumu kalmayınca da uygulamayı sona erdirmek üzere yetkiler vermektedir. 3780 sayılı kanunun 2 nci maddesinde (İcra Vekilleri Heyeti, fevkalâde hallerin zuhuruna binaen, bu kanunla kendisine tevdi edilen vazife ve salâhiyetlerin ifa ve istimaline lüzum hasıl olduğunu görünce derhal kanunun tatbikına başlıyarak keyfiyeti ilân ve Türkiye Büyük Millet Meclisine arzeder.)
3. maddesinde de (Fevkalâde hallerin hitam bulduğu ve bu kanun hükümlerinin tatbikına lüzum kalmadığı, Hükümetçe kararlaştırılarak ilân ve Büyük Millet Meclisine arzedilir.) denmektedir. Bakanlar Kurulu da kendisine verilen bu yetkilere dayanarak 19/2/1940 günlü ve 2/12877 sayılı karamama ile (3780 numaralı Millî Korunma Kanununun 1 inci madesinde derpiş edilen hallere nazaran Avrupa’daki harb hali, memleketimizin iktisadi bünyesine tesirler yapmağa başladığından sözü geçen kanunda derpiş edilen fevkalâde salâhiyetlerin ihtiyaç nispetinde tatbikine geçilmesini) kararlaştırmış ve sonradan verdiği 16/9/1960 günlü ve 5/322 sayılı kararı ile de (19/2/1940 tarihlî kararname ile tatbikine başlanılan 3780 sayılı Millî Korunma Kanunu ile ek ve tadillerinin tatbikten kaldırıldığı) nı açıklamıştır.
Ancak, 3780 sayılı Millî Korunma Kanunu ile bu kanunun bazı maddelerini değiştiren 6731 sayılı kanun, hükümlerinin ve bu arada dâva konusu 66 ncı maddenin uygulamadan kaldırılmış olması, sözü göçen kanun hükümlerinin lüzum ve ihtiyaç kalmaması sebebiyle kanunun verdiği yetkiye dayanılarak uygulanmasının durdurulması niteliğinde olduğundan bu kanunların yürürlükten kaldırıldığını kabule elverişli değildir. Zira, kanun koyma, kaldırma Anayasa'nın 64 üncü maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkileri arasında sayılmıştır. Buna göre, diğer bir kanun hükmü ile açıkça veya zımni olarak yürürlükten kaldırılmadıkça bir kanunun Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlükten kaldırılabileceği düşünülemez. Sözü geçen kanunların yürürlükten kaldırıldığını gösteren bir kanun hükmü de yoktur. Öte yandan bu kanunların uygulanmasının Bakanlar Kurulunca durdurulmuş olmasının, yürürlükten kalkma anlamında kabulü halinde, Millî Korunma Kanununun 2 nci maddesi hükmüne dayanarak Bakanlar Kurulunun bu kanunları yeniden uygulamaya başlaması imkânı da kalmıyacaktır. Bu da, kanunun konulması amacına ve kapsadığı hükümlere aykırı düşer. Nitekim, bu konudaki bilimsel incelemelerde Millî Korunma Kanunu hükümlerinin bugün yürürlükte olduğu kabul edilmekte ve bunların değiştirilmesi, yumuşatılması öngörülmektedir.
Bu sebeplerle 3780 sayılı kanunla bu kanunun bazı maddelerini değiştiren 6731 sayılı kanunun, yürürlükte bulunduğu, Üyelerden İsmail Hakkı Ülkmen ve İbrahim Senil’in muhalefetleriyle ve oyçokluğu ile kararlaştırılmıştır.
Dâva konusu 66 ncı maddenin Anayasaya aykırı olup olmadığı konusuna gelince:
3780 sayılı Millî Korunma Kanununun 6731 sayılı kanunla değişik 66 ncı maddesi (57 nci maddenin I ve II nci bentleri ile 59 uncu maddenin VII. bendinde yazılı suçlardan biri ile mahkûmiyet halinde suçlu mevkuf değilse mahkeme tevkife mecburdur.) hükmünü koymuştur. 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 30 uncu maddesinde ise (Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan, kişiler ancak kaçmayı veya delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadiyle veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunla gösterilen diğer hallerde hâkim kararı ile tutuklanabilir.) denmiştir. Anayasa bu suretle temel hak ve hürriyetlerden olan kişinin dokunulmazlığını ve hürriyetini kayıtlayan ve geçici bir tedbîrden ibaret olan tutuklamayı zorunlu kılmamak amaciyle (Hâkim kararı ile tutuklanabilir.) hükmüne yer vermiş bulunmaktadır. Halbuki, dâva konusu olan maddeye (57 nci maddenin I ve II nci bendleriyle 59 uncu maddenin VII nci bendinde yazılı suçlardan biriyle mahkûmiyet halinde suçluyu mevkuf değilse mahkemenin tevkifine mecbur olduğu) yolunda emredici hüküm konmakla hâkimin takdir hakkını kullanması engellenmiştir. Bu hükme göre, maddede gösterilen hallerde hâkim sanığı herhalde tutuklamak zorundadır.
Bu sebeple sözü edilen ve tutuklama zorunluğuna yer veren bu madde hükmünün, Anayasa'nın 30 uncu madesine açık surette aykırı bulunduğu anlaşılmakta ve iptali gerekmektedir.
Sonuç: 3780 sayılı Millî Korunma Kanununun tutuklamayı zorunlu kılan 6731 sayılı kanunla değişik 66 ncı maddesinin, Anayasa’nın 30 uncu maddesine aykırı bulunduğundan, iptaline 2/12/1963 gününde oybirliği ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Anayasa'nın geçici 9 uncu maddesi Anayasa Mahkemesinin görevine başladığı tarihte yürürlükte olan bir kanun hakkında iptal davası açılabileceğini tasrih etmiştir.
3780 sayılı Milli Korunma Kanununun 6731 sayılı kanunla değişik 66 ncı maddesi ise dava tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. Her ne kadar bu kaldırma, başka bir kanunla yapılmayıp sözü geçen kanunun 3 üncü maddesiyle verilen yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca alınan 16/9/1960 tarihli ve 51322 sayılı kararla yapılmış ise de, dava açma bakımından bu cihetin önemi bulunmamaktadır. Davanın açıldığı 23 Şubat 1963 tarihinde fiilen ve hukuken tatbikatta bulunmayan ve bir daha ne zaman tatbike konulacağı da belli olmayan bir hükmün iptali için dava açılmasına geçici 9 uncu madde hükmü müsait bulunmadığı cihetle davanın incelenmesi hakkındaki çoğunluk kararına muhafiliz.